3 Haziran 2013 Pazartesi

Okulöncesi Dönemde Bilgisayar Kullanımı


OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE BİLGİSAYAR KULLANIMI

Bilgisayarlar uygun koşullarda ve uygun yazılımlarla kullanıldığında eğitim ortamını zenginleştiren ve çocukların gelişim alanlarına olumlu katkıları olan araçlardır.

Teknolojinin yaşamımızdaki yeri ve önemi her geçen gün artmaktadır. Son yıllarda teknolojideki hızlı gelişmeler her alana olduğu gibi eğitime de yansımış ve eğitim alanında birçok değişime neden olmuştur. Bilgisayarların eğitim sürecinde kullanımı da bu değişikliklere örnek olarak verilebilir. Hızla günlük yaşantının bir parçası haline gelen bilgisayarlar çok erken yaşlarda kullanılmaya başlanmıştır. Artık çocuklar doğdukları andan başlayarak teknolojiyle karşılaşmakta ve küçük yaşlarda teknolojiyi kullanabilmektedirler.
 
Teknolojinin uygun koşullarda ve uygun yazılımlarla kullanılması, çocukların özellikle dil ve bilişsel gelişimlerini olumlu etkilemektedir. Bunun yanı sıra bilgisayarlar çocuklarda sosyal ve duygusal gelişim, motor gelişim ve öğrenmeye eğilimi de güçlendirirler.

Teknolojinin Sosyal ve Duygusal Gelişime Etkisi: Teknoloji kuşkusuz insan etkileşiminin ve ilişkilerinin, kitap okumanın ya da konuşmanın yerini alamaz. Bununla birlikte, bilgisayarlar uygun koşullarda ve uygun yazılımlar kullanıldığında çocukların motivasyonunu artırır, işbirliği, paylaşma ve sorumluluk alma becerilerini geliştirir.

Teknolojinin Dil Gelişimine Etkisi: Dil gelişiminde öykü anlatma, çizme ve boyama, oyun oynama ve yetişkinlerle konuşma önemli etkinliklerdir. Teknoloji, sağladığı motivasyon ve olanaklar aracılığıyla dil gelişiminde önemli bir yere sahip olabilir. Örneğin; uygun yazılımlarla çocuklar daha karmaşık, uzun cümleler kurabilir ve daha akıcı konuşabilirler. Çocuklar bilgisayar ekranında çizdikleri bir resmi, hareket ettirdikleri bir nesneyi ya da gördükleri kahramanları kısacası yaptıkları her şeyi anlatma eğilimindedirler. Bunu yapmaktan da keyif alırlar.

Teknolojinin Psiko-Motor Gelişime Etkisi: Motor beceriler çok çeşitli etkinliklerle gelişir. Bilgisayarlar da uygun koşullarda, uygun yazılımlarla ve uygun sürelerle kullanıldığında çocukların motor gelişimlerine katkıda bulunur. Disketi/CD'yi sürücüye yerleştirme, fare tıklama ya da klavye kullanma ile küçük kas becerileri, göstergeci ekranda istenilen yere koymasıyla da el ve göz koordinasyonu gelişecektir. Ancak, bilgisayarların cazibesi çocukları hareketsizliğe itebilir. Bu nedenle çocukların okulda ve okul dışında bilgisayar başında geçirdikleri saatlerin kontrol altına alınması önemle üzerinde durulması gereken bir noktadır.

Teknolojinin Bilişsel Gelişime Etkisi: Eğitimin her alanında yaygın olarak kullanılan bilgisayarlar, eğitimin başladığı erken çocukluk döneminde de önem kazanmaktadır. Teknoloji çocuklara kendine özgü zihinsel deneyimler ve olanaklar sunar. Bilgisayarlarla çocuklara gerçek yaşamlarında sunulamayan ya da onların karşılaşamayacakları olanaklar sunulabilir. Bilgisayarlar çocukların düşünme süreçlerini etkin hale getirerek daha etkili öğrenmeye yardımcı olmakta ve soyut yaşantıların daha somut ve kişisel yaşantılara dönüştürülmesini sağlamaktadır. Bilgisayarlar, çocukların bilişsel dünyalarını yaratıcı bir şekilde geliştirmeye olanak sağlayacak niteliktedir.

Teknolojinin Öğrenmeye Katkısı: Teknoloji çocuklara öğrenme ve öğrendiklerini ortaya koyabilme için ek olanaklar sunar. Çocuklara farklı öğrenme ortamları sunarak, onların bireysel farklılıklarını ve öğrenme biçimlerini dikkate alır. Kendi ilgi, ihtiyaç ve öğrenme hızlarına göre ilerlemelerini sağlar. Bilişsel gelişimde uyarıcıların yeri tartışılmazdır. Okul öncesi eğitimde de bu uyarıcılar önemli bir yere sahiptir. Bilgisayarlar uygun koşullarda kullanıldığında çocuklara eğlenceli ortamlar sunarak onların çevreyi keşfetmelerini ve deneyim kazanmalarını sağlar.
Bilgisayar etkinlikleri düzenlenirken, çocukların yukarıda sözü edilen gelişimsel alanları dikkate alınmalıdır. Okul öncesi çocuklarına bilgisayarları kullanabilecekleri ortamlar düzenlerken şunlara dikkat edilmesi gerekir:
- Kullanılacak yazılımlar eğitsel nitelikte, öğrenci özelliklerine uygun ve çocuklara belli becerileri (eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık vb...) kazandırmaya yönelik olmalıdır. Ayrıca, öğrencilerin gelişim özelliklerini de dikkate almalıdır.
- Hazırlanan ortam işbirliğine ve paylaşmaya dayalı olmalı; etkinlikler, çocuklara paylaşmayı ve işbirliğini öğretecek şekilde planlanmalıdır.
- Etkinlikler gerçek yaşamla ilişkili olacak şekilde planlanmalıdır. Çocuklar okulda bilgisayar becerilerini tek başına öğrenmek yerine, bilgisayarların günlük yaşamdaki yerini ve diğer teknolojik araçlarla ilişkisini kurabilmelidir.
- Bilgisayar etkinliklerine ayrılacak zaman, çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmalıdır.
Bilgisayarlar uygun koşullarda ve uygun yazılımlarla kullanıldığında eğitim ortamını zenginleştiren ve çocukların gelişim alanlarına olumlu katkıları olan araçlardır. Bu noktadan hareketle, teknolojik altyapısını hazırlayarak bilgisayarların okul öncesi eğitimde de etkin şekilde kullanılmasını amaçlayan belli başlı okul öncesi eğitim kurumları, bilgisayar kullanımını dört-altı yaş grubunda ''bilgisayar okur-yazarlığı'' ya da ''bilgisayar destekli öğretim'' amacıyla programlarına almaktadırlar. Bu kurumlardan bazıları bilgisayar okur-yazarlığı için standartlar geliştirmekte, bazıları da bilgisayarları kavramların, becerilerin öğretiminde kullanmaktadır. Bilgisayar okur-yazarlığı, kısaca bilgisayar kullanma becerisi olarak tanımlanabilir. Bilgisayar okur-yazarlığı yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Çocukların bilgisayar konusundaki deneyimleri arttığı oranda, bilgisayar okur-yazarlığı da artacaktır. Bilgisayar okur-yazarlığı becerisini kazanmış bir öğrencinin bu konuda uzman olması beklenemez, önemli olan ihtiyaç duyduğu programı kullanabilmesidir. Okullarda bilgisayar derslerinin etkili şekilde yürütülmesi sonucunda öğrencilerde problem çözme, işbirliği, kavram kazanma, buluş yoluyla öğrenme gibi becerilerin geliştiği gözlenmektedir. Öğrenciler eğitim yazılımlarını eğlenerek, ilgi duyarak kullanmakta; bilgisayarlarla dünyayı keşfetmekte, deneyim kazanmaktadırlar. Bilgisayar derslerinin sonunda öğrencilerin, ''Keşke her gün bilgisayar dersimiz olsa!''şeklindeki yorumları, bilgisayar derslerini ne kadar çok sevdiklerini ve bilgisayara karşı olumlu tutum gösterdiklerini ortaya koymaktadır.
BU SAYFA ÇOLUK ÇOCUK DERGİSİ'NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIRwww.colukcocuk.com.tr

Okulöncesi Dönemde Teknoloji

Okul Öncesi Dönemde Teknolojinin Kullanımı

Motor Becerileriyle Yapılan Birkaç Uygulama

Elişi Kağıdından Çiçekler
Bunu Biliyor Muydunuz?
Bitkilerde suyun köklerden yapraklara taşınmasını çocuklarımıza kavratabilmek için evimizde mini bir deney yapabiliriz...
GEREKLİ MALZEMELER 
1-  2 tane bardak
2- kırmızı ve mavi mürekkep
3- Herhangi beyaz canlı bir çiçek
4- Su
DENEYİN YAPILIŞI 

Çiçeğin sapını kesip ikiye ayırın bardaklardan birine mavi diğerine kırımızı mürekkepli su bırakın.Çiçeğin sapının yarısına kadar kırmızı renkli mürekkepli suya diğer yarısını da mavi mürekkepli suyun içine koyun.Bir gün bu şekilde beklettin ve gözlemleyin

SONUÇ 

Çiçeğin rengi bir tarafı mavi diğer tarafı kırmızı olacak

SORULACAK SORULAR 

1- Çiçeğin rengi değişti mi? Neden?

2- Çiçek tamamıyla renklendi mi?

                             Malzemeler
Kaç çiçek yapmak istiyorsanız o sayıda kare kesilmiş yeşil elişi kağıdı
Yine istediğiniz çiçek sayısı kadar renkli kare kesilmiş elişi kağıtları
Makas
Bant
Yapılışı
1- Öncelikle yeşil kare şeklinde kestiğimiz kağıtlarımızı bir ucundan başlayarak rulo şeklinde sarıyoruz ve açılmaması için bitim yerinden bantlıyoruz.











2- Çiçeklerimizi yapmak üzere renkli, kare şeklinde kestiğimiz kağıtlarımızı tam ortasından ikiye katlıyoruz.
3- Yaptığımız katı açıp, kartonun her iki kenarından bu kata doğru tekrar katlıyoruz. İki karşı kenarı ortadaki kat yerinde birleştiriyoruz.
4- Elde ettiğimiz iki kenarı katlanmış dikdörtgeni de ilk yaptığımız orta 'kat yeri'doğrultusunda katlayıp, makasla şerit şerit kesmeye başlıyoruz.
















5- Tüm renkli kağıtlarımıza aynı işlemleri yaptıktan sonra daha önce yaptığımız yeşil rulo kağıtlarımıza, bu renkli çiçek yapraklarımızı bantla yapıştırıyoruz.
 











6- Yapıştırdığımız yerden başlayarak renkli kağıdımızı çiçek sapımızın etrafına sarıyoruz.






















7- Sarma işleminin bittiği yerden tekrar bantlayıp yapraklarımızı sabitliyoruz. Artan yeşil kağıdımız varsa, hayal gücümüzü kullanıp çiçek saplarımıza yapraklar yapabiliriz.

8- Ve işte rengarenk dekoratif çiçeklerimiz, evimizin en cici köşesinde yerlerini almak için hazırlar artık...

Eğitim Çalışması ve Motor Becerileri

http://www.youtube.com/watch?v=315H7NeJa5s

Okul Öncesi Dönemdeki Çocukların Duygusal Durumları

ANAOKULU DÖNEMİ ÇOCUKLARININ DUYGUSAL DURUMU 

Bu yaşlarda çocuklar sevgi, nefret, kıskançlık, suçluluk gibi duygularını dile getirerek ya da davranışlarıyla ifade etmeye çalışırlar.

• Kabul ya da reddedildiğinde endişeli olurlar. 
• Şefkat duygusuyla birlikte başkalarına değer vermeye başlarlar. 
• "Bencillik" kısmen de olsa terk edilir. 
• Bu türden olumlu duygular, yarış gerektiren, örneğin kıskançlık gibi bir durum varlığında kesintiye uğrayabilir. Dolayısıyla sık sık küsebilirler. 
• Anaokul çağındaki çocuklarda duygu durumları sıklıkla ve ani olarak değişebilir. Taşkın, neşeli, heyecanlı ve meraklı davranışlar çekingenlik, gurur gibi gelgitlerle birlikte görülür. Böyle hassas bir dönemde çocuk kontrolsüz bırakılmamalı ancak fazla kısıtlamamaya da dikkat etmek gerekir. Aşırı kısıtlamanız veya çocuğunuzun yaptıklarında önce hatalarını görmeniz durumunda, gelişmeye başlayan kişiliğini ve yeteneklerini farkında olmadan olumsuz yönde etkileyebilirsiniz. 
• Kontrol ve bağımsızlık dengeli sağlandığında, ileride utanç ve suçluluk duymadan araştırabilen, sorgulayan, sorumluluk sahibi, üretken yetişkinler olurlar. 
• Dört yaşından itibaren çocukların haz bölgesi anal bölgeden genital alana geçer. Dolayısıyla ilgileri genital bölgeye kayar ve karşı cinsi merak etmeye başlarlar. Bu yaşlarda cevaplamakta zorlanacağınız sorular sormaya başlayabilirler. Bunları yaşlarına en uygun ölçüde cevaplamak gerekir. 



Kişilik Gelişimi

Uzmanlar insanın ruhsal gelişiminde doğumdan ölüme kadar olan tüm yaşam sürecinin etkili olduğunu savunurlar. 

Buna göre kişilik gelişimimiz aşamalı bir oluşum süreci yaşar. Sekiz ana döneme ayrılan bu süreçte, her aşamada kişi sıkıntılı bir dönemden geçer. Bu kriz anında sıkıntısından kurtulmak için geliştirdiği baş etme biçimleri ise davranışlarını etkiler. Krizi atlatmasıyla birlikte aşamayı sonlandırmış ve kişiliğin şekillenmesinde bir sonuç alınmıştır. 

Bu tıpkı bir bina inşaatında, yaşanan problemlerin ardından binanın ortaya çıkmasına benzer. 

Yaşanan sorunların veya krizin çözümlenememesi halinde ise bir sonraki aşamaya geçilir fakat bu insanda hasar bırakır. Bunun getireceği doyumsuzluk ise ileride insanın davranışlarını olumsuz etkileyerek sorun yaşamasına neden olur. 


Eğitim Programları Nasıl Uygulanır?


EĞİTİM PROGRAMLARI NASIL UYGULANIR?




Yıllık planlarımız aylık periyotlar halinde ayrılır ve uygulanır. Planlamalarımızda MEB Okulöncesi Müfredatına uygun olarak amaç ve kazanımlar tespit edilir. Öğrencilerimizin kazandırılması gereken davranışları gösterebilmelerine olanak sağlayacak özel eğitim ortamları hazırlanır. Her gün yapılacak etkinlikler grup öğretmenlerince ayrılarak günlük planlar oluşturulur. Günlük planlarımızda:

- Serbest zaman etkinliği,
- Oyun ve hareket,
- Drama,
- Müzik çalışmaları,
- Türkçe dil etkinlikleri,
- Sanat etkinlikleri,
- Fen ve matematik etkinlikleri,
- Özellikle 5 ve 6 yaş grupları için okuma yazmaya hazırlık etkinlikleri gibi çalışmalar bulunmaktadır.
- Grup öğretmeni günlük planlamasına göre, o gün için aldığı amaç ve kazanımlar doğrultusunda bu etkinliklerin hepsini veya birkaçını gün içinde uygular.

Serbest zaman etkinlikleri programın ilk etkinlikleridir. Bu etkinliklerin çocukları diğer etkinlikleri ve güne hazırlama özelliği vardır. Ancak her gün serbest etkinlikle başlama zorunluluğu da yoktur. Öğretmen serbest zaman etkinliklerinde çocukların bireysel gereksinimlerine ve ilgilerine yönelik olarak çok sayıda seçeneği aynı anda sunar. Serbest zaman etkinlikleri, grup öğretmeninin, arkadaş ve etkinlik tercihleri, oyun kurmadaki performansı, başladığı işi bitirebilme, grupta lider olma ya da lideri izleme, problem çözme becerisi vb. birçok alanda öğrencisinin tercihlerini gözlemleyebileceği bir etkinliktir.

Okul Öncesi Dönemde Anne Babanın Rolü



OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ANNE BABANIN ROLÜ


Anne-baba-çocuk ilişkisi temelde anne ve babanın tutumlarına bağlıdır. Çocuklar arasında uyum bozukluğuna yol açan birçok vakaya yeterli ve uygun olmayan ilk anne-baba-çocuk ilişkilerinin neden olduğu saptanmıştır. Anne babanın tutum ve davranışlarını oluşturan nedenler incelendiğinde tüm tavır alışlarda olduğu gibi, anne babaların çocuklarına karşı takındıkları tavrın da bir öğrenme ürünü olduğu görülür.
Anne ve babaların çocuklarına karşı tavırlarını etkileyen başlıca faktörler şöyle sıralanabilir.

• Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda daha doğumdan önce hayali bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk, anne ve babanın beklentilerine uygun olmadığı takdirde oluşan kırıklık sonucu anne ve babada reddetme tavrı gelişir.

• Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne ve babaların tavırlarını etkiler.

• üstlendikleri ebeveyn rolünden haz duyan ve görevlerini gereğince yaptığına inanan anne ve babaların çocuklarına karşı takındıkları tavırlar, çocuklarını nasıl yetiştireceklerini bilemeyen, güvensiz ve kendilerini yetersiz hisseden anne babaya oranla, daha başarılı ve olumludur.

• Çocukların sayı, cinsiyet ve kişilik özelliklerinden memnun anne ve babalar, memnun olmayanlara oranla daha uygun tavırlara sahiptir.

Bütün bunların dışında anne ve babaların kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri şimdiki tutumlarında etkili olabilir. Çocukluk yıllarında kendi anne ve babasıyla sağlıklı bir etkileşim kuramayan, yeterli sevgi göremeyen bir baba, yada genç kızlık yıllarında aşırı baskı altında büyümüş bir annenin tutumları, bu kötü deneyimler nedeniyle olumsuz olabilir.

Yine aile içinde eşler arasındaki ilişki, çocuklara karşı ta kınılan tavrı etkileyen bir başka faktördür. Örneğin, eşiyle anaşamayan, mutsuz bir anne tersine, saldırgan bir tutuma da bürünebilir.

Anne ve babanın geçmişteki deneyimleri, onların çocukları hakkında bazı projeler geliştirmelerinde de etkili olabilir.

Çocukluk yıllarını zor koşullar altında geçiren bir baba ya da anne, parasal olanaklara sahip olur olmaz, çocuğuna en iyi ortamı hazırlamak ister. Bunun, tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla aşın derecede bütünleşebildiği gibi, tam için de çocuğun ilgi ve yete neklerini dikkate almadan, bale, folklor, yabancı dil gibi konularda dersler aldırır, koleje girmek üzere onu hazırlar. Bütün bunları yaparken, anne ve babaların en büyük hataları, çocuklarını tanımadan, ilgi ve yeteneklerini saptamadan, onları kendi arzu ve tutkuları doğrultusunda yönlendirmelerinden kaynaklanmaktadır.
Büyüme aşamalarında başarılı olan çocuklar, iyi aile ilişkileri içinde yetişmiş bireylerdir. Aile içinde gerçekleşen başarılı ilişkiler, mutlu, arkadaşça, bunalımdan uzak ve yapıcı bireylerin oluşumunu sağlar. Bunun tersine olarak, uyum bozukluğu gösteren çocuklar, genellikle başarısız bir anne-baba-çocuk ilişkisinin ürünüdürler. Anne ve babanın sevgi ve ilgisinden yoksun olarak büyüyen çocuklar, büyük bir sevgi açlığı gösterirler. Bu açlık da birtakım davranış ve uyum bozukluklarına neden olabilir.

Çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi olarak tanımlanabilen ergenlik dönemindeki ergenin, sorunlarını kolaylıkla çözebilmesi ve bu köprü evresini zorluğa uğramadan aşabilmesi, geçmişteki olumlu aile ilişkilerine bağlıdır. Çocukluk döneminde anne ve babası tarafından yeterince sevgi, sevecenlik ve güven duygusuyla yetiştirilen ve başarılı bir disiplinin uygulandığı ortamda büyüyen çocuk, mutlu bir ergen adayıdır. Daha o dönemde anne ve babasıyla başarılı bir diyalog kurabilen çocuk-, zorlu ergenlik döneminde, aynı arkadaşça ilişkilerini sürdürerek, kişisel sorunlarını kolaylıkla çözebilir.

Bebek özellikle ilk birkaç yılda oldukça emek ister; zamanınızın ve enerjinizin önemli bir bölümünü alır. Bu hem kendinize hem de birbirinize ayıracağınız zamanın azalması anlamına gelecektir. Aile bütçesi de bir çocukla birlikte oldukça değişikliğe uğrayacaktır. Toplumumuzda “çocuk kısmetiyle gelir” gibi bir inanış olmasına rağmen birçok aile bunun böyle olmadığını belirtmektedir. Ekonomik olarak yeterince hazır olmadan sahip olunan bir bebeğin, sonrasında psikolojik sıkıntıların da yaşanmasına neden olabildiği bilinmektedir. Tüm bu değişiklikleri öngörmek ve bu yeni duruma ne kadar uyum sağlayabileceğiniz konusunda bir karar vermek belki de çocuk sahibi olmadan önce düşünülmesi gereken en önemli husustur.

BİLGİ SAHİBİ OLMAK

Bebeğin zihinsel, fiziksel ve duygusal gelişimi hakkında bilgi sahibi olmak genellikle zamana bırakılmaktadır. Çocuklar büyüdükçe o döneme ait gelişimleri takip edilmekte, sorun çıktığında o soruna dair çözümler aranmakta ve yine genellikle geleneksel yöntemler tercih edilmektedir. Oysa çocuk gelişimi ve eğitimi başlı başına bir bilimdir. Hatta birkaç bilim dalı bu konuyla ilgilenmektedir. İnsanın kişiliği, zihinsel, duygusal ve fiziksel gelişimi özellikle yaşamın ilk 6 yılında çok hızlı oluşur. Bu yıllar insan hayatı yönünden çok önemlidir. Bu dönemde bebeği gelişim özellikleriyle tanımak ve gelişmesi için gerekli ortamı hazırlamak, ona destek vermek önemlidir. Bunu göz önünde bulundurduğumuzda anne-babanın özellikle 0-6 yaşa ait gelişim özellikleri hakkında bilgi sahibi olmasının önemi görülmektedir.

0-3 yaş döneminin gelişim özellikleri ve uygun anne-baba tavrı

Yeni doğan bebeğin gelişimi ilk bir yılda çok hızlı olmaktadır. Bu dönemin en önemli karakteristiği bebeğin yetişkinin yardımı olmadan yaşamını sürdürememesidir. Fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması için doğuştan getirdiği bazı reflekslere sahiptirler. Ancak refleksler tek başlarına –yani bir yetişkinin desteği olmaksızın- yaşamı sürdürmeyi sağlayamazlar. Bu dönemde bebeğin, beslenmesi, temizliği, uykusu kadar önemli olan bir husus da bebeğin şefkatle sevilmesidir.
Yapılan bir çok araştırma bebeklik döneminde sevgiden yoksun bırakılan bebeklerin çok iyi bakılsalar bile duygusal bazı problemler yaşama olasılıklarının arttığını göstermektedir. Hatta bazı durumlarda yine iyi bakılan çocukların sırf sevgiden yoksun bırakıldıkları için fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin bile yeterli olmadığı gözlenmiştir. İlk yılda bebeğin uyku, beslenme ve temizlik ihtiyacının düzenli ve yeterli karşılanması da önemlidir. Bebeğin ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli karşılanması bebeğin dış dünyaya ve anneye olan güvenini temelini oluşturur. Bu yolla hem dış dünya ile ilişki kurmayı ve güven duymayı öğrenir hem de kendisine bakan, seven ve ihtiyaçlarını karşılayan bireye bağlılık geliştirir.

İlk 3 yılda çocuğun bağlanabileceği bir yetişkinin olması önemlidir. Bu bağlılık çocuğun birey olmaya geçiş sürecinde etkilidir ve dış dünya ile ilişki kurmasında istek ve ihtiyaçlarını belirtmesinde ve karşılamasında bir araç olarak kullanılır. Ve daha sonra da kendi ihtiyaçlarını karışlamayı öğrendikçe, becerileri geliştikçe birey olma özelliği geliştirmeye başlar. Bu dönemde de yetişkine olan bağlılığından kurtularak kendine güvenmeyi öğrenir ve sorun çözebilme yetisini geliştirir. Bebeklerin hareket becerileri geliştikçe, merakları ve çevreye olan ilgileri arttıkça çevreyle olan iletişimleri de artar. Özellikle bebeğin yürümeye başladığı 1 yaş civarında onu fiziksel zararlardan korumak suretiyle hareket etmesine, çevreyi keşfetmesine fırsat vermek bu dönemdeki sosyal, zihinsel ve duygusal gelişiminin desteklenmesi açısından önem taşır. Bu dönemde çocuğu koruma düşüncesiyle çok müdahale etmek, durdurmak, dokunmasına, becerilerini denemesine fırsat vermemek ve engelleyici olmak hem çocuğun kendine güvenmesine olumsuz etki eder hem de becerileri gelişemez ve bu nedenle de bağımlı hissetme olasılığı artar. Aynı şekilde 2 yaş civarında çocukların hareketliliklerinde ciddi bir artış gözlenir. Motor koordinasyonları artmıştır, bir çok şeyi kendi kendilerine denemek isterler. Bu dönemdeki kontrollü destek çocuğun deneyerek öğrenme deneyimlerini arttıracağı için hem zihinsel gelişim açısından hem de yine özgüven açısından büyük önem taşır. Yine bu dönemde çocuk ev eşyalarını ve çevresindeki objeleri tanıma ihtiyacındadır. Oyun oynama konusunda henüz desteğe ihtiyacı vardır. Hareketli oyuncakları tercih ederler. Sosyal olarak yeterince olgunlaşmadıkları için yaşıtlarıyla oyun sürdüremezler. Bu nedenle anne-babayla veya kendilerinden büyük kendisini idare edebilecek daha büyük çocuklarla oynayabilirler. Bu dönemde anne-babanın çocukla oynaması sadece çocuğun oyun ihtiyacını karışlamak anlamına gelmez. Aynı zamanda anne-babanın çocukla kurması gereken iletişimi geliştirmek, çocuğu tanımak, duygusal gelişimini takip etmek açısından da önemlidir. Ayrıca çocuğu oyun sırasında gözlemlemek ve onun oyun arkadaşı olmak çocuğu tanımak için en kolay ve en etkili yoldur.

Bu dönemde çocuğun huzurlu ve mutlu olduğunun en önemli göstergesi kendisine yanaşan ve oyun oynamak isteyen yetişkinlerle iletişime girmesi ve onlarla tedirgin olmadan oynayabilmesidir. İki yaşındaki çocuklar istekleri karşılanmadığında tepki gösterebilirler ama bu dönemin özelliği itibarı ile anne çocuğun dikkatini başka şeye çekebilir. Bu da çocuğun tutturmalarını engelleyebilir. Genellikle bu yaşlarda çocukların bir şey istediklerini belirtmek için ağlamalarına veya olumsuz tavırlarına ceza verildiğinde veya ağladıkları zaman isteklerine cevap verildiğinde bu ileriki yıllarda da sürecek inatçılık ve tutturmacılık özelliklerini geliştirmelerine neden olabilir.

3 yaş civarındaki çocuklar artık kendi özbakımlarını karşılayabilecek bir çok beceriye sahiptirler. Eğer fırsat verilirse yemek yemek, giyinmek soyunmak, temizlik gibi bir çok ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilirler. Başkalarına isteklerini belirtecek ve sosyal ilişki kurabilecek dil gelişimi düzeyine sahiptirler. Kendilerine söylenenleri, yönergeleri dinleyebilecek ve anlayabilecek yeterliliktedirler. Diğer çocuklarla oynayabilecek sabrı ve işbirliğini gösterebilecek olgunluktadırlar. Yani bu yaş çocuğun sosyal bir grubun parçası olmaya en hazır olduğu yaştır. Çocuklar genellikle 3 yaşlarında yuvaya gidebilecek olgunluğa erişirler. Anneye olan bağımlılığın yerini kendine güven almaya başlar. Henüz tam anlamıyla anneden ayrışmamış da olsa verilecek desteğe bağlı olarak çocuk ilk kez anneden kopup uzunca bir süre başka bir sosyal ortamda kalabilecek olgunluğa erişmiştir. 3 yaş önemli bir geçiş sürecidir. Bu dönemde çocuk benmerkezcilik özelliğinden kurtulmaya başlar. Ben ve başkaları kavramı gelişir. İhtiyaçlarını geciktirmeyi öğrenir. Paylaşmayı ve grupla oynamayı ve basit kurallara uymayı bu yaşta başarabilir. Bu dönemde ailenin tavrı çok önemlidir. Bu birey olmaya geçiş sürecinde çocuğun bazı taleplerini karşılarken bir parça geciktirmek, paylaşabildiğinde ve kurala uyduğunda ödüllendirmek çocuğun benmerkezcilikten kurtulmasında etkili olacaktır. Birçok oyunu ve aktiviteyi sürdürebilecek sabrı olan 3 yaş çocuğu yine de hala bir sorumluluğu uyarısız sonuna kadar sürdüremeyebilir.

İlk üç yıl anne-baba olmanın da öğrenildiği bir dönemdir. Anne-babalar çocukları dünyaya gelmeden önce bu döneme ait bazı temel karakteristikleri öğrenirlerse bu dönemi zorlanmadan ve keyifle geçirebilirler.

3-6 yaş döneminin gelişim özellikleri ve uygun anne-baba tavrı

3 yaşını dolduran çocuklar hem fiziksel hem de zihinsel özellikleri bakımından oldukça gelişmiş durumdadır. Hareket koordinasyonları çok artmıştır. Bedenlerini yetişkinlerin yapabildikleri bir çok için rahatlıkla kullanabilirler. El becerileri oldukça gelişmiştir. Kalem kullanmaya, çizgiler çizmeye başlarlar. Dış dünyaya ve olgulara ilişkin sorular sorarlar ve çok meraklıdırlar. Sosyal anlamda çok gelişmiştirler. Başka çocuklarla bir arada olmaktan keyif duyarlar. Benmerkezçilik daha da azalmış olduğu için grup oyunlarında daha az sorun yaşarlar. Kendi isteklerinin yerine getirilmesi konusunda ısrarcı olduğunda grup tarafından kabul görmediğini fark etmeye başlar. Onlarla birlikte olmak için zaman zaman onların isteklerine de cevap vermesi gerektiğini öğrenir. Özellikle bu dönemde çocuk çevresindeki yetişkinlerin sorun çözme biçimlerini taklit eder. Yani bir problem çıktığında anne ve babası agresif davranıyorsa çocuk da benzer durumlarda agresif davranmayı öğrenir. Agresyon çok küçük yaşlardan beri öğrenilen bir tutum olmakla birlikte özellikle bu yaşlarda taklit çok fazla görülür. Anne-babaların özellikle bu dönemde çocuğun sosyal yönünü geliştirecek bir tavır içinde olmaları önemlidir. Ayrıca zihinsel gelişimi için çocukların sorularına uygun ve doğru yanıtlar bulmaları, öğrenme isteklerinin kırılmaması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bu dönemde çocukların çok hareketlenirler ve tehlikelere maruz kalma olasılıkları da artar. Kazaların en fazla rastlandığı yaş 4 yaş civarıdır. Bu nedenle de anne babaların çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Burada çocuğu hem korumak hem de birçok şeyi denemesine fırsat vermek oldukça zor bir ayaradır. Genellikle çocuğun güvenliği ön planda tutulmaktadır. Oysa çocuğun yaşam deneyimiyle öğreneceği şeylerin de hem zihinsel, hem fiziksel hem de duygusal gelişim açısından önemi çok büyüktür.
5 yaşına gelen çocuklar artık yetişkine çok daha az ihtiyaç duyar hale gelmişlerdir. Bu dönemde anne-babanın görevi çocuğun tüm yetenek ve ilgilerinin gelişmesine fırsat vermek ve onun otonomisini tamamıyla destekleyerek yaşına uygun sorumluluklar almasını sağlamaktır. Bu nedenle giyinme, temizlik vb gibi kendi özbakımının neredeyse tamamını kendi karşılamalı ve oda toplamak, eşya yerleştirmek, yemeğin hazırlanmasına-toplanmasına yardım vb gibi evde bazı görevleri olmalıdır. Bu çocuğun kendine güvenmesi, değerli ve önemli hissetmesi açısından çok önem taşımaktadır.
Bu yaş korkuların sıkça görüldüğü bir yaştır. Ve genellikle bu korkularını tanımlamakta güçlükler yaşarlar. Bu durumda çocuğu dinlemek, korkusunun nedenini anlamaya çalışmak ve sakinleştirmek gerekmektedir.

Bu dönemde çocukların ilgilerinde de artış olur. Kitaplar, resim, müzik, doğa daha fazla ilgilerini çekmeye başlar ve birçok şeyi keşfetmek için deneyler yapmak isterler. Meraklarını gidermelerine olanak veren deneyimler sunmak ve resim malzemeleri almak, değişik müzik aletleriyle tanışmasına fırsat vermek gerekmektedir. Bu dönemde çocukların bazı özel yeteneklerini de anlamak mümkün olabilmektedir. Bunun için de çocuğun değişik malzemelerle tanışması önemlidir.

6 yaş, çocuğun bebeksi özelliklerden neredeyse tamamen kurtulup mantıklı ve realist olmaya başladığı bir dönemdir. Bu dönemde çocuk anne-babasının birçok duygu ve düşüncesini paylayabilecek ve onlarla fikir alışverişinde bulunabilecek olgunluktadır. Hem anne-babasıyla arkadaş olabilir ama bir yandan da disipline ve kontrole ihtiyaç duyar. Sorumluluk alabilir. Evdeki ve okuldaki kurallara uyabilir. Kendini tanıma ve kanıtlama ihtiyacındadır. Bu nedenle başardığı ve çabaladığı konularda onu desteklemek ve ödüllendirmek olumlu yönlerini pekiştirmek açısından önem taşır. Arkadaşlık çok önemlidir. Sık sık yaşıtlarıyla birlikte olmak ister. Değişik sosyal ortamlara ihtiyaç duyar.



Psk. Ferihan YANC
I